MÜLK, ÜMMET İÇİN BİR İMTİHANDIR

Share

بسم الله الرحمن الرحيم

Hakikaten mal ve para büyük bir imtihan, ciddi bir baştan çıkarma ve tehlikeli bir aldatmacadır. Kaç kişi bu cazibeye kapıldı! Bu ayartmaya yenik düşen, bu sınava dayanamayan kaç kişi tefecilik yaparak faizle borç vermeye başladı?! Kaç kişi paranın, mülkün fitnesine kapılıp Allah’ı unuttu?! Allah’ı anmayı bıraktılar, namazı terk ettiler ve dualarıyla O’na yönelmekten kaçındılar. Bu ayartmaya yenik düşen kaç kişi, Allah’ın kullarına karşı haksız yere kibirlenerek kendini yeryüzünde yüceltmeye başladı?! Bu ayartmaya yenik düşen kaç kişi başkalarının haklarına tecavüz etmeye ve yeryüzünde kötülük yaymaya devam etti?!

Oysa Yüce Allah şöyle buyur:

وَاعْلَمُوا أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللَّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ

«Mal ve çocuklarınızın sizin için birer imtihan olduğunu ve büyük mükâfatın Allah katında bulunduğunu bilin.»

Kur’an-ı Kerim, Enfâl, 8:28.

Hz.Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem buyurur:

إِنَّ لِكُلِّ أُمَّةٍ فِتْنَةً ، وفِتْنَةُ أُمَّتِي الْمَالُ

«Şüphesiz her ümmetin bir fitnesi vardır. Ümmetimin fitnesi (imtihan vesilesi) de maldır.»

Tirmizî’de (2336) rivayet edilmiştir; İbn Hibban (3223); el-Albani, Es-silsile es-sahih’te (592) doğrulamıştır.

Hatırlaman ve her zaman aklında bulundurman gereken ilk şey, istisnasız tüm mülkün Yüce Allah’a ait olduğudur. Yüce Allah Kur’an’da buyuruyor:

وَآتُوهُم مِّن مَّالِ اللَّهِ الَّذِي آتَاكُمْ

«…Allah’ın size verdiği maldan da onlara verin.»

Kur’an-I Kerim, Nûr Suresi, 24:33.

Sahip olduğumuz dünyevi mülk bize geçici, kısa süreli kullanım için verilmiştir. Bu, dünyevi, fani hayatın sadece bir süsüdür.Yüce Rab söyle buyurmakta:

الْمَالُ وَالْبَنُونَ زِينَةُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا

«Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür.»

Kur’an-ı Kerim, Kehf Suresi, 18:46.

Ve ayrıca:

زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاءِ وَالْبَنِينَ وَالْقَنَاطِيرِ الْمُقَنطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالْأَنْعَامِ وَالْحَرْثِ ذَلِكَ مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَاللَّهُ عِندَهُ حُسْنُ الْمَآبِ

«Nefsânî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, soylu atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere düşkünlük insanlara çekici kılınmıştır. İşte bunlar dünya hayatının geçici menfaatleridir. Hâlbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır.»

Kur’an-ı Kerim, Âl-i İmrân, 3:14.

İnsan öyle yaratılmıştır ki doğası gereği parayı ve mülkü sever. Ve bu durum bu sınavı geçmemizi zorlaştırıyor ve aynı zamanda bize onun zorluğunu gösteriyor -ki hiçbirimiz kendimizi bu sınavdan emin ve güvende görmemeliyiz.Yüce Allah buyurur:

وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُبًّا جَمًّا

«Malı aşırı derecede seviyorsunuz.»

Kur’an-ı Kerim, Fecr, 89:20.

Ve Cenab-ı Hak bir insanı tarif ederken şöyle buyurmaktadır:

وَإِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَدِيدٌ

«O, aşırı derecede mal sevgisine kapılmıştır.».

Kur’an-ı Kerim, Âdiyât, 100:8.

Bu nedenle, Yüce Allah’ın bizi sınadığı para ve mal testi, insanın bu dünyada geçirdiği en zor ve en önemli sınavlardan biridir. İnsanların arasında öyleleri vardır ki, Allah Teâlâ’nın zenginlikle imtihan ettiği kimselerdir. Onlar bu durumda Allah’a şükredenlerden mi, yoksa nankörlük edenlerden mi olurlar diye onlara bol bol mal verir. Ve bazen, Yüce Allah, insanları fakirlikle imtihan eder. Onlar da sabredenlerden mi, yoksa isyan edip hoşnutsuzluk gösterenlerden mi olacaklar kontrol eder.

Yüce Allah der ki:

لَتُبْلَوُنَّ فِي أَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ

«Andolsun ki mallarınız ve canlarınız konusunda denemeden geçirilirsiniz;»

Kur’an-ı Kerim, Âl-i İmrân, 3:186.

Merhametli Yaradanımız olan Yüce Allah, paramızla, evladımızla, canımızla imtihan olacağımız konusunda bizleri uyarmıştır. Ve bizi genel olarak malla imtihan edilmekten ve özellikle de bizi Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan uzaklaştıracak ve ibadetileri terk etmeye zorlayacak fitnelerin olacağını bildirdi.

Yüce Allah buyur:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ

«Ey iman edenler! Mallarınız da çocuklarınız da sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Bunu yapanlar mutlaka hüsrana uğramışlardır.».

Kur’an-ı Kerim, Münâfikûn, 63:9.

Eğer Kur’an’dan «Ey inananlar…» sözünü duyduysan, bundan sonra söylenenleri dikkatle dinlemelisin, çünkü o anda Yüce Allah, sana dönerek imanının kalitesini test ediyor: «Mallarınız da çocuklarınız da sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın». Ancak buna rağmen bu sınavı geçemeyen ve bu ayartmaya yenik düşen birçok insan var. Allah Kuran’da insanların mal imtihanına dayanamadıklarına dair pek çok misal vermektedir.

Şüphesiz Hz. Peygamber Efendimiz (ﷺ) bize karşı çok merhametliydi, çünkü ümmetine bu ayartmadan ve mal ile imtihandan defalarca uyarmıştı. Bir gün Hz. Peygamberin sahabesi, Abdullah ibn Mas’ud insanlara para dağıtıyordu ve ona bir adam geldi. Ona bin dirhem verdi ve ona şöyle dedi: «Bu parayı al, Allah sana bu parada bereket versin, ama bil ki ben Allah Resulü’nü (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle derken işittim:

إِنَّما أَهْلَكَ مَنْ كَانَ قَبْلَكُم الدِّينارُ والدِّرْهَمُ وهُمَا مُهْلِكَاكُمْ

«Sizden öncekileri dinar ve dirhem (Para) mahvetti. Bunlar sizi de mahvedecek.»

Hadis el-Heysemi tarafından «Mecma’ al-Zevaid’de» rivayet edilmiştir (10/240), al-Albani, «Sahih at-Targhib» de onun gerçekliğini doğruladı (3258).

Yüce Allah’ın merhamet ettiği kişiler dışında kaç kişi dinar ve dirhem, Dolar, Lira, Grivna, Ruble ve diğerleri ile felak oldular?! Kaç kişi namazı terk etmiş yada kılsa bile bu nasıl bir namazdır? Bu insanlar dua ederken işlerini, ticaretlerini, satış noktalarını, kârlarını düşünürler. Allah’ın dinini terk ediyorlar, dünya hayatının sefil kırıntıları için sonsuz hayatlarını satıyorlar! Müslüman ülkelerden ve cumhuriyetlerden insanların para uğruna bir yere gittiklerini ve daha sonra kendilerini ve inançlarını unutarak mal uğruna ruhlarını ve şereflerini sattıklarını ne sıklıkla duyuyorsunuz, oysa daha önce belki de kendilerini İslam’a bağlıyorlardı.

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in büyük uyarısına kulak verin:

ما ذِئْبَانِ جَائِعَانِ، أُرْسِلَا فِي غَنَمٍ، بِأَفْسَدَ لَهَا مِنْ حِرْصِ المَرْءِ عَلى المَالِ والشَّرَفِ لِدِينِه

«Bir koyun sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, mala ve mevkiye düşkün bir adamın dinine verdiği zarardan daha büyük değildir.»

Tirmizi (2376), Ahmed (15794) bknz, el-Albani doğruluğunu «Sahih et-targhib» (3250)’de tasdik etmiştir.

Ey büyük Allahım! Bir sürüye saldıran iki aç kurdu düşünün, bu savunmasız sürüyü ne yaparlar?! Sürüye nekadar zarar verirler? İşte bu iki şey – para ve mülk açgözlülüğü, toplumdaki konum, mevki, otorite, önem ve güç tutkusu – bir kişinin dinine, iki kurdun bir koyun sürüsüne yapamayacağı şeyleri yapar. Senin dininle! Ve Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

تَعِسَ عَبْدُ الدِّينَارِ وَعَبْدُ الدِّرْهَمِ وَعَبْدُ الْخَمِيصَةِ ، إِنْ أُعْطِىَ رَضِىَ ، وَإِنْ لَمْ يُعْطَ سَخِطَ ، تَعِسَ وَانْتَكَسَ ، وَإِذَا شِيكَ فَلاَ انْتَقَشَ

«Dinarın kulu helak olsun, dirhemin kulu helak olsun, kadifenin kulu helak olsun, böyle bir kişiye verilirse memnun olur, verilmez ise öfkelenir. Ona diken batsın da çıkaran bulunmasın!».

el-Buhari’den rivayet edilmiştir. (2887).

İşte paraya ve mala gönül vermiş bir kişiye karşı böyle bir dua.

Ve Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

لا تَزُولُ قَدَمَا عَبْدٍ يَوْمَ القِيَامَةِ حَتَّى يُسْأَلَ عَنْ أَرْبَعٍ : عَن عُمُرِهِ فِيمَ أَفْناهُ، وعَن عِلْمِهِ مَاذَا عَمِلَ بِه، وعَن مَالِهِ مِنْ أَيْنَ اكْتَسَبَهُ وفيمَ أَنْفَقَهُ، وعَن جِسْمِهِ فيمَ أَبْلَاهُ

«Kıyamet gününde bir kul şu sorulara muhatap olmadıkça yerinden ayrılamaz: Ömrünü nerede ve nasıl geçirdi? Öğrendiği bilgiyle ne yaptı? Malını nereden kazandı ve nereye harcadı? Vücudunu nerede yıprattı?».

Hadis, Tirmizî (2417), ed-Darimi (537) tarafından rivayet edilmiş, el-Albani sahihliğini «Sahih at-targhib»de tasdik etmiştir (126, 3592).

Bir defasında Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ayetleri okudu.:

أَلْهَاكُمُ التَّكَاثُرُ * حَتَّى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَ

«Çoklukla övünme yarışı sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı.».

Kur’an-ı Kerim, Tekâsür, 102:1-2.

Ve sonra buyurdu:

يَقُولُ ابْنُ آدَمَ : مَالِي مَالِي ، وهَلْ لَكَ يا ابنَ آدمَ مِنْ مالِكَ إلَّا ما أَكَلْتَ فَأَفْنَيْتَ ، أوْ لبِسْتَ فَأَبْلَيْتَ ، أو تَصَدَّقْتَ فَأَمْضَيْتَ

«Âdemoğlu, malım malım deyip duruyor. Ey âdemoğlu! Yiyip tükettiğin, giyip eskittiğin veya sadaka olarak verip sevap kazanmak üzere önden gönderdiğinden başka malın mı var ki?».

Müslim tarafından rivayet edilmiştir (2958).

Hepimizin bildiği Peygamberimizin (sallalahu aleyhi ve sellem) sahabesi Ebû Zerr (Allah ondan razı olsun) şöyle anlatırdı: «Bir gün Peygamberimizle Alharra’da – yani Medine’nin eteklerinde bir ovada yürüyorduk – birden önümüze Uhud Dağı çıktı. Uhud Dağı’na yaklaştık ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: «Ey Ebû Zerr!»

ما يَسُرُّني أنَّ عِندي مِثلَ أُحُدٍ هذا ذَهَبًا، تَمْضِي عَلَيَّ ثَالِثةٌ وعِندي مِنْه دِينَارٌ، إِلَّا شَيْئًا أَرْصُدُه لِدَيْنٍ، إلا أَنْ أَقُولَ بِه في عِبَادِ اللهِ هَكَذَا وهكذا وهكذا، إنَّ الأَكْثَرينَ هُمُ الأَقَلُّونَ يَوْمَ الْقِيَامةِ، إلا مَن قال هكذا وهكذا وهكذا، وقَلِيلٌ ما هُمْ

«Yanımda şu Uhud Dağı kadar altın olsa, bu beni sevindirmez. Bir borcu ödemek için ayırdığımdan başka, yanımda bir dinar bulunduğu halde üç gün geçmesini istemem. Elleriyle önüne, sağına, soluna ve arkasına verme işareti yaparak; yanımda bulunanı, Allah’ın kullarına şöyle şöyle dağıtmak isterim» – buyurdu. Sonra yoluna devam etti ve şöyle dedi: «Dünyada varlığı çok olanlar, ahrette sevapları az olanlardır. Yalnız sağına, soluna ve ardına şöyle, şöyle verenler müstesnadır. Fakat onlar da ne kadar azdır», – buyurdu Peygamberimiz aleyhiselam.

Rivayeten Buhari (6444), Müslim (94).

Aynı hikaye Mekke’de Ebu Zerr ile de yaşandı. Anlatıyor: «Ben yaklaştım ve Peygamber Aleyhiselam’ı Kabe’nin gölgesinde otururken gördüm. Birdenbire şöyle dedi: «Onlar, kıyamet gününde en büyük zarara uğrayanlardır» Ebu Zerr korktu. Belki de Cenâb-ı Hakk’ın onun hakkında bir şeyler indirdiğini düşünmüştür. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in yanına oturdu, sonra kalkıp şöyle dedi: «Annem babam sana feda olsun ey Allah’ın Resulü! En büyük zarara uğrayanlar kimlerdir?» Dedi ki:

هُمُ الْأَكْثَرُونَ أَمْوَالًا، إِلَّا مَنْ قَالَ هَكَذا وهكذا وهكذا، وقَلِيلٌ مَا هُمْ

«Dünyada varlığı çok olanlar, ahrette sevapları az olanlardır. Yalnız sağına, soluna ve ardına şöyle, şöyle verenler müstesnadır. Fakat onlar da ne kadar azdır.»

Buhari (6638), Müslim (990) rivayet etmiştir.

Böylece mal, insanların çoğunun dayanamayacağı bir imtihan ve ayartmadır. Para yüzünden onurlarını kaybederler, para yüzünden haksızlık ve adaletsizlik yaparlar, para yüzünden insanlara tecavüz ederler, para yüzünden öldürürler, para yüzünden aile bağlarını koparırlar, anneleriyle ve babalarıyla para yüzünden konuşmazlar, komşularıyla ve akrabalarıyla para yüzünden kavga ederler. İnsan, dinini ve inancını dünya hayatının sefil kalıntıları için satıyor.

Bu nedenle Peygamber Efendimiz aleyhiselam, takipçilerine ve arkadaşlarına bu imtihana karşı dirençli olmalarını öğretti, onları ondan uyardı ve uygun örnekler verdi. İnsanların bu sınamaya nasıl dayandıklarına ve bu konuda nasıl sabrettiklerine dair örnekler verdim. Hepimizin sonuç çıkarması gereken böyle bir örnek, servet testi sırasında sabır gösteren kör bir adamın hikayesidir. Kendisine verilen servetin, Yüce Allah’tan bir armağan ve onun için bir imtihan olduğunu biliyordu. O, bu sınavı başarıyla geçti ve Yüce Allah, kendisine daha önce verileni kat kat erttırarak geri verdi. Bu hikaye bizim için bir ibret olsun! Amin.