37. KOMŞULAR. MUTLULUĞUN ANAHTARI

Share

 

Bir komşunun komşusuna nasıl zulmettiğini, dilleriyle, bakışlarıyla, elleriyle birbirlerine nasıl hakaret ettiklerini, komşuların birbirlerinin canına, namusuna ve malına nasıl tecavüz ettiğini, birbirlerinin yardımını ve desteğini nasıl esirgediğini son zamanlarda ne sıklıkta duyuyoruz. Ey komşusunu inciten, bil ki sen büyük bir günah işliyorsun, sen her şeyden önce kendine zarar veren ve Allah’ın izniyle sana komşu olarak tayin edilenlere zarar veren bir suçlusun.

İslam, komşulara karşı iyi davranmayı emreder. Yüce Yaradan, Kendi Sözü olan Kuran-ı Kerim’de insanlara komşularına iyi davranmalarını emrediyor. Yüce Allah buyurur:

وَاعْبُدُوا للهََّ وَلَا تُشْرِكُوا بِھِ شَیْئًا وَبِالْوَالِدَیْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَىٰ وَالْیَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِینِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَىٰ وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّبِیلِ وَمَا مَلَكَتْ أیْمَانُكُمْ إِنَّ للهََّ لَا یُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالًا فَخُورًا

«Allah’a kulluk edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve böbürlenip duran kimseyi asla sevmez.»

(Kur’an-ı Kerim; Nisa, 4:36).

Görüldüğü gibi Cenâb-ı Hak, yalnız kendisine kulluk ettikten sonra, anababaya ve sevdiklerine iyilik yaptıktan sonra, amellerin en güzelinin hem akraba olan hem de akrabalık bağlarının olmadığı komşulara karşı güzel davranmak olduğuna dikkat çekmektedir. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

مَا زَالَ جِبْرِیلُ یُوصِینِي بِالْجَارِ حَتَّى ظَنَنْتُ أنَّھُ سَیُوَرِّثُھُ

«Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben (Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.»

(Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141)

Yâni Cebrail, Cenab-ı Hakk’ın emri üzerine, Resûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) o kadar ısrarla ve gayretle, komşuların birbirine çok iyi davranmasını tavsiye etti ki, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Allah’ın komşunun komşusunun malına mirasçı olma hakkı vereceğini düşündü. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) her zaman ümmetine komşularına saygı ve şefkat göstermelerini emretmiş ve onları bu konuda eğitmiştir. Buyurur ki:

وَمَنْ كَانَ یُؤْمِنُ بِاَللَّھِ وَالْیَوْمِ الْآخِرِ فَلْیُكْرِمْ جَارَهُ

«Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse komşusuna iyilik etsin.»

(Müslim, Îmân 77)

Dolayısıyla komşuya iyi davranmak imana, komşuya kötü davranmak da imanı kaybetmeye işarettir. Peygamber (s.a.v.) ayrıca şunları buyurur:

خَیْرُ الَْأصْحَابِ عِنْدَ للهَِّ خَیْرُھُمْ لِصَاحِبِھِ ، وَخَیْرُ الْجِیرَانِ عِنْدَ للهَِّ خَیْرُھُمْ لِجَارِهِ

«Allah katında arkadaşların en hayırlısı dostuna en iyi şekilde davranandır, Allah katında komşuların en hayırlısı komşusuna en iyi şekilde davranandır.»

(at-Tirmizi, 1944; Ahmad, 6566)

Bir gün Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabından Ebû Zer’e dönerek şöyle buyurdu:

إِذَا طَبَخْتَ مَرَقَةً فََأكْثِرْ مَاءَھَا وَتَعَاھَدْ جِیرَانَكَ یَا أبَا ذَرٍّ

«Ey Ebu Zarr! Eğer bir çorba pişiriyorsan, içine daha fazla su ekle ve komşularına ikram etmek için onları ziyaret et.»

(Muslim, 4764)

Bu sözler şu anlama gelir: Ey komşular, cimri olmayın- birbirinizi besleyin ve ikramda bulunun!

Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) kadınlara hitaben şöyle buyurmuştur:

یَا نِسَاءَ المُسْلِمَاتِ ، لاَ تَحْقِرنَّ جَارَةٌ لِجَارَتِھَا وَلَوْ فِرْسِنَ شاةٍ

«Ey müslüman hanımlar! Hiçbir komşu hanım, bir koyun paçası bile olsa, komşusuna vereceğini küçük gör(üp vermemezlik et)mesin»

(Buhârî, Hibe 1, Edeb 30; Müslim, Zekât 90)

Yani, üzerinde ufak bir parça et bulunan bir kemik bile olsa, komşularınıza hediye vermek için her fırsatı kullanın, çünkü komşuların birbirlerine hediye vermesi, aralarında sevgi ve dayanışmanın güçlenmesine yol açar.

Komşuya zulmeden kimse, komşuya iyi davranmayı emreden Allah’ın iradesine karşı geldiği için suçludur.

İslam, komşularına zulme karşı en şiddetli şekilde uyardı. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

ِ وَالْیَوْمِ الآخِرِ فَلا یُؤْذِي جَارَهُ مَنْ كَانَ یُؤْمِنُ بِا َّ

«Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusunu üzmesin»

(el-Buhari, 5158; Müslim, 47)

Ama buna rağmen, komşularından şikâyet edenleri ne sıklıkta duyuyorsunuz: kimi kapılarına çöp atarak komşuları rahatsız eder, kimi televizyonu yüksek sesle açarak ya da müzik dinleyerek komşuların uyumasını engeller, kimi arabayı uygun olmayan bir yere park ederek komşuların evlerine girmesini engeller, kimi komşularının namusuna tecavüz eder, insanlar arasında onlar hakkında iftira ve dedikodu yayar.

Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bir keresinde şöyle buyurmuştur:

ولله لا یؤمن ولله لا یؤمن ولله لا یؤمن

«Vallahi mümin değildir! Vallahi mümin değildir! Vallahi mümin değildir!» İnsanlar ona: «Kimi kastediyorsun yâ Resûlallah?» diye sordular.

O cevapladı:

الذي لا یأمن جاره بوائقھ

«Şerrinden komşusunun güveninde olmadığı kimse gerçek mü`min olamaz.»

(el-Buhari, 6016; Müslim, 46)

Hz. Peygamber (s.a.v) ayrıca şunları söyledi:

لیس المؤمن الذي یشبع وجاره جائع

«Komşusu açken tok yatan bizden değildir.»

(el-Buhari, 112; et-Taberani, 12741)

Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir insan, komşusunun ve çocuklarının açlıktan uyuyamayacağını bilerek, nasıl olur da tok olarak yatağa girer? Allah’a ve ahiret gününe inanan bir insan nasıl olur da eve et getirir, kızartır, her yere güzel bir koku yayar, sonra da komşularının bu kokuyu teneffüs ettiğini bilerek tok olarak yatağa girer? İman nerede? İslam nerede? Bunu yapması için insanın ne kadar alçalması gerekiyor? Komşularımıza iyi davranmanın, imanımızın bir delili ve bizi Allah’a yaklaştıran bir hayır işi olduğunu unuttuk mu?

Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün sahabelerine sordu:

«Zina hakkında ne bilirsiniz?» Onlar: «Bu, Allah’ın ve Resulünün haram kıldığıdır ve kıyamete kadar da haram olacağı şeydir» dediler. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: «Bir erkeğin on kadınla zina etmesi, komşunun karısıyla zina etmesinden daha az günahtır.» Sonra onlara tekrar «Hırsızlık hakkında ne bilirsiniz?» diye sordu. Sahabeler: «Bu, Allah’ın ve Resulünün haram kıldığı bir iştir» dediler. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: «Bir kimse on evi soyarsa, komşusunun evini soymaktan kendisi için daha hayırlıdır.»

(Ahmad, 23854; el-Bazzar, 2115; et-Taberani, 605)

Fakat bugün ne oluyor? Evde bir hırsızlık meydana gelir, sonra hırsızın eve serbestçe giren kendi komşusu, hatta bir akrabası olduğu ortaya çıkar.

Bir adam uzun bir aradan sonra eve döner ve aniden kendi komşusunun namusuna tecavüz ettiği, karısını taciz ettiği, hain ve kötü davrandığı ortaya çıkar. Neden bu aşağılık işler komşulara karşı işlendiği zaman kat kat daha iğrenç hale geliyor? Çünkü komşular genellikle birbirlerine güvenirler. Komşunun şahsında, onurunun ve malının koruyucusunu bulmayı umuyorsun. Bir komşu tam tersini yaptığında, bu sadece bir hırsızlık ya da şerefe tecavüzden ibaret değildir, aynı zamanda en adi ve en alçak ihanettir.

Bir keresinde Hz. Peygamber’e (s.a.v) fazladan gece namazı kılan ve sık sık oruç tutan, ancak aynı zamanda komşularını diliyle rahatsız eden bir kadından bahsedildi. Peygamber (s.a.v.) onun hakkında şunları söyledi:

لا خیر فیھا ھي من أھل النار

«Onda hiçbir iyilik yoktur. O– cehennem ateşinin halkındandır.»

(el-Buhari, al-adab al-mufrad, 114)

Peygamber’in (s.a.v.) bu kitapta sıkça bahsettiğimiz ünlü arkadaşı İbni Ömer, şöyle söyledi: «İnsanın dinarlarını ve dirhemlerini Müslüman kardeşinin hak ettiğinden daha fazla hak etmediğine inandığımız zaman vardı. Şimdi ise bizim için dinar ve dirhemlerin Müslüman kardeşlerimizden daha çok sevildiği zaman gelmiştir. Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)’i şöyle derken işittim:

«Nice kimseler kıyamet günü komşularına sarılıp: «Ey Rabbim! Bu adama neden kapıları kapattığını ve ihtiyacının ötesinde sahip olduğu şeyi bana vermeyi reddettiğini sor.» diye yalvaracaklar»

(el-Buhari, 111; el-Asbahani, 875)

Kardeşlerim, komşularınıza bakın ve içlerinden size yapışıp önlerine kapıları kapattığınızı ve onlara elinizden gelen her türlü yardımı esirgediğinizi Allah’a şikâyet edecek birileri var mı bir bakın.

Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) de şöyle buyurmuştur:

«İnsanlar komşularını, kardeşlerini, babalarını öldürmeye başlamadıkça kıyamet kopmaz»

(el-Buhari, 118)

Yani kıyametin yaklaşmasının alametlerinden biri de komşunun komşu tarafından öldürülmesidir. Bu bugün olmuyor mu? Demek ki hesap günü yakındır.

Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) de şöyle buyurmuştur:

ما من جار یظلم جاره ویقھره حتى یحملھ ذلك على أن یخرج من منزلھ إلا ھلك

«Bir kimse komşularını, onları evlerini terk etmeye zorlayacak şekilde zulmeder ve baskı altına alırsa, muhakkak ki mahvolur.»

(el-Buhari, 118)

Yani böyle kötü bir komşu er ya da geç Allah tarafından mutlaka helak edilecek ve cezalandırılacaktır. Bilakis, iyi komşu, cennetle mükafatlandırılacağına sevinsin.

Çevrenizde salih, Allah’tan korkan, iyi huylu komşuların olması ne kadar önemlidir. İyi ve salih bir komşu, bir hadis-i şerifte de belirtildiği gibi dünyevi mutluluğun unsurlarından biridir. Bu nedenle ev almadan önce komşunuzun kim olacağına dikkat etmeniz gerekiyor. «Ev almadan önce komşu al» denilmesine şaşmamalı. Asya bint Muzahim’ın ölmeden önce bir dua ile Allah’a yönelerek şöyle demesi tesadüf değildir: «Ya Rabbi! Cennetinde senin yanında benim için bir ev yap!» Yani önce kiminle (Cenâb-ı Hakk ile) beraber olmak istediğini zikretmiş, ancak ondan sonra Cennetteki evden bahsetmiştir.

Peygamberin (s.a.v.) kötü komşulara nasıl davranılacağını öğrettiğini dinlemek ister misiniz? Öyleyse Abu Hureira’nın bize anlattığı bir sonraki hikâyeyi dinleyin:

«Bir gün bir adam Resûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) geldi ve: «Ey Allah’ın Resulü! Beni inciten bir komşum var» dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) ona şöyle cevap verdi: «Git ve eşyalarını dışarı çıkar.» Adam evine gitti ve bütün eşyalarını yola çıkardı. İnsanlar etrafına toplanarak ona bunu neden yaptığını sormaya başladılar. Adam açıkladı: «Beni gücendiren bir komşum var. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’e durumu anlattım, o da bana: «Git ev eşyalarını yola çıkar» dedi. Bu adamın hikayesini duyan insanlar, «Allahım! Böyle komşuya lânet olsun, Allah’ım, rezil et onu!» diye bağırmaya başladılar. Neler olup bittiğinin haberi kötü komşunun kalağına kadar geldi ve o eşyalarını sokağa çıkaran adama geldi ve ona şöyle dedi: «Evine dön, Allah’a yemin ederim ki artık sana zulmetmeyeceğim!»«. Peygambere, insanların kötü bir komşuya yönelttikleri lanetler anlatıldığı zaman, «Allah’ın laneti onların lanetlerinden daha üstündür» dedi.

Yani komşusuna kötü davranan, kendini Allah’ın ve insanların lanetine maruz bırakır.

Kardeşlerim, eğer Allah size salih, iyi komşular vermişse onlara sıkı sıkı tutunun, onları kaçırmayın, çünkü salih bir komşu, unutursanız size Allah’ı hatırlatır ve size iyi günde ve kötü günde destek olur. Kötü komşular tarafından sınanırsanız, sabredin ve Allah’tan onları düzeltmesini isteyin. Eğer zulme son vermezlerse, onları cezalandırması için Yaradan’a yalvarın ve bilin ki Allah, mazlumların, zalimlere karşı olan duasına cevap vereceğini vaat etmiştir. Komşularımıza karşı sorumluluklarımız nelerdir?

  1. Bir komşu senden yardım isterse, ona yardım et.
  2. Eğer komşun senden borç isterse vermelisin.
  3. Hastalanırsa onu ziyaret et, çünkü Müslümanlar hasta kardeşlerini ziyaret eder ve bu sadece kardeş değil, bu aynı zamanda komşudur, yani onun sana karşı çift hakkı vardır.
  4. Komşun seni yemeğe davet ederse git.
  5. Komşu Allah’ı zikreder ve salih amel işlerse, ona bu konuda destek ol. Muhakkak ki salih bir komşu komşusunu sabah namazı için uyandırır, komşularının Allah’ın hükümlerini çiğnediklerini veya kızlarına veya oğullarına Allah’ın yasakladığı bir şeyi yapmalarına izin verdiklerini görünce, onlara yumuşak ve güzel bir talimat verir. Ama bunu Allah rızası için ve özel olarak yapmalısın, insanların gözü önünde değil.
  6. Komşunuz mutluysa onunla sevinin, üzgünse onunla yas tutun. Aynı apartmanda insanların nasıl çığlık atıp sevindiklerini, diğerinde ağlayıp yas tuttuklarını görmek inanılmaz. Bu Müslümanlara yakışmaz.
  7. Ne dilinle ne de hoş olmayan bir kokuyla komşularına zarar verme ve onları rahatsız etme.
  8. Komşunun namusunu, malını ve evini, o evdeyken ve uzaktayken koru. Onun yokluğundan yararlanarak çocuklarını veya zayıf ev halkını gücendirme. Allah’ın senden daha güçlü olduğunu ve dargınların dualarına icabet ettiğini unutma.
  9. Ve son olarak, üç tür komşu olduğunu söylemek isterim: Akraba olan Müslüman bir komşu; Bunun sizin üzerinizde üç hakkı vardır: Komşuluk hakkı, İslam hakkı ve akrabalık hakkı.
  10. Akraba olmayan Müslüman komşu; Üzerinizde iki hakkı vardır: Komşuluk hakkı ve İslam hakkı.
  11. Müslüman olmayan komşu. Sizin üzerinizde komşuluk hakkı vardır. Akraba olan komşuya, akraba olmayan komşuya ve Müslüman olmayan komşuya karşı Allah’tan korkun. Ona iyi davranın ve ona iyilik yapın, çünkü ona karşı doğru tavrınız nedeniyle kendisinin de doğru bir kişi olması, yeri ve göğü Yaratan Tek Tanrı’ya inanması ve her şeye tapmaktan vazgeçmesi mümkündür, İslam’a girerse, dinsizlikten ve cehennemden kurtulur. Müslümanların bütünlüğünü görerek kaç kişi İslam’ı kabul edip tevhid yoluna girdi! Ama içki içmek, domuz eti yemek ve benzeri şeylerde günaha ortak olmayın. Günahların kabul edilmezliğini ve Allah’a isyanı ona anlatmaktan çekinmeyin.

Sevgili izleyiciler, size veda ediyorum. Yüce Allah sizi bu dünyadaki ve ebedi dünyadaki kötü komşulardan korusun!