Ey Allah’ın kulları! Harap olmuş imanımızı yenilememiz için Yüce Allah tarafından bize bir şans verileceği zaman yaklaşıyor! Bu ümmet için büyük bir ayın – Yüce Allah’ın yücelttiği, Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) yücelttiği ayın – Kur’an’ın insanlar için bir rehber, apaçık ayetler, doğru yolun anlaşılır açıklamaları ve hak ile batılın birbirinden ayrılması için indirildiği Ramazan ayının gelmesine çok az bir zaman kaldı.
Yüce Allah bu ümmete bu büyük ayı oruçla geçirmeyi emretmiş ve farz kılmıştır. Bu ayda “kıyam “ı – gece namazına durmayı – farz kılmıştır. Bu ay büyük faziletlerle, çok sayıda sevaplarla doludur. Kim bu sevaplardan mahrum kalırsa, hüsrana uğramış, zarara uğramıştır. Kim de bu sevaplarla şereflendirilirse mutluluğa ermiştir.
Ey Allah’ın kulları! O sevgili misafir Ramazan, ibadet, sabır ve Kur’an ayı olduğu için hakkıyla karşılanmalıdır! Bir müminin bu misafiri günah işleyerek, tembellik ederek veya faydasız eğlencelere dalarak karşılaması; ya da bu ayı, gecelerini amaçsızca uyanık geçirerek, film, dizi izleyerek, bazı oyunlar oynayarak karşılaması; ya da tam tersine gündüzlerini tembellik ve uykuyla geçireceği – gün boyu uyuyacağı ve tembellik edeceği – niyetiyle karşılaması uygun değildir.
Ey Allah’ın kulları! Bir önceki Ramazan’ın üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Bir yıl! Bu süre zarfında ne kazandık? Ebedi hayatımız için Allah’ın rahmetini umabileceğimiz bir nimet biriktirdik mi? Gerçekten de geçen her gün bizi ölüme biraz daha yaklaştırıyor. Ondan ne kadar kaçmaya ve kendimizi kurtarmaya çalışırsak çalışalım, her geçen gün bizi amansız bir şekilde bu dakikaya, bu ana yaklaştırıyor. Çünkü Allah şöyle buyurmuştur:
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ
“Herkes ölümü tadacaktır”
Kur’an-ı Kerim, ” Âl-i İmrân” , 3:185
قُلْ إِنَّ الْمَوْتَ الَّذِي تَفِرُّونَ مِنْهُ فَإِنَّهُ مُلَاقِيكُمْ
“Şöyle de: “Biliniz ki, kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm, muhakkak gelip size çatacaktır.”
Kur’an-ı Kerim, ” Cuma” , 62:8
Böylece, geçtiğimiz Ramazan’dan sonra ölüme bir yıl daha yaklaştık. Koca bir yıl! Bütün bu yıl boyunca kabirlerinde yatan insanlar, bu yılın en azından bir gününü Allah’ın hoşnut olacağı bir amel işlemek için kullanmayı arzuladılar. Ya biz?! Bizler de bu yıl boyunca boş konuşmalar, tembellik, dikkatsizlik ve ihmalkârlık içinde yuvarlandık; kendi aramızda kavga ve çekişmelerle, dünyalık peşinde koşarak geçirdik. Aynı zamanda ölümün etrafımızı sardığını gördünüz – önce biri sonra bir başkası. Ama sanki bu bize Allah’tan bir uyarı değilmiş gibi ona aldırış etmedik. Allah’tan korkun ve çok yakında gideceğimiz ebedi hayat için kendinizi hazırlayın.
Ey Allah’ın kulları! Ramazan ayı, Müslümanların ayı görmesiyle başlar. Ramazan ayının başlangıcı takvimlerin sayılması değil, ayın şer’i olarak görülmesidir. Eğer insanlar bulutluluk veya başka bir sebepten dolayı ayı göremezlerse, o zaman Şaban ayını 30 güne tamamlamak, yani bu şüpheli günü Şaban ayının 30’u olarak saymak gerekir. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) böyle emretmiştir:
صُومُوا لِرُؤْيَتِهِ وَأَفْطِرُوا لِرُؤْيَتِهِ، فَإِنْ غُبِّيَ عَلَيْكُمْ فَأَكْمِلُوا عِدَّةَ شَعْبَانَ ثَلاَثِينَ
“Oruca ayı görerek başlayın ve orucu ayı görerek bitirin. Eğer ay size görünmezse, o zaman Şaban ayının günlerini otuza tamamlayın.”
Hadis Buhari, (1909), Müslim, (1081) tarafından nakledilmiştir.
Ey Allah’ın kulları! Şaban ayının 30’una veya Şaban ayının 29’una yani Ramazan ayından bir veya iki gün öncesine denk gelen normal orucunu tutmuş olan bir kimse hariç, hiç kimsenin Ramazan ayından bir veya iki gün önce oruca başlama hakkı yoktur. Böyle bir durumda bu oruç caizdir çünkü Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
لاَ يَتَقَدَّمَنَّ أَحَدُكُم رَمَضَانَ بِصَوْمِ يَوْمٍ أَوْ يَوْمَيْنِ، إِلاَّ أنْ يَكُونَ رَجُلٌ كَانَ يَصُومُ صَومَهُ، فَليَصُمْ ذَلِكَ اليَوْمَ
“ Ramazan’ı bir veya iki gün önce oruçla karşılamayın. Eğer bir kimse âdeti olduğu için bu günleri oruçla geçiriyorsa tutsun.”
Hadis Buhari (1914), Müslim (1082) tarafından nakledilmiştir.
Ayrıca, ey Allah’ın kulları, “şüphe günü” olarak adlandırılan bir gün vardır – insanlar, bulutlanma vb. bir nedenle ayı göremedikleri için Şaban’ın mı yoksa Ramazan’ın mı geldiğini bilemezler. Bu günde hiç kimsenin oruç tutmasına izin verilmez – ne genellikle oruç tutan (örneğin, Pazartesi bu “şüphe gününe” denk geldi ve genellikle Pazartesi günleri oruç tutuyor) ne de tutmayan. Hiç kimse için caiz değildir, haramdır. Ammar (radıyallahu anh)’ın hadisinde belirtildiği gibi:
مَنْ صَامَ اليَوْمَ الَّذِي يُشَكُّ فِيهِ، فَقَدْ عَصَى أَبَا القَاسِمِ
“Kim (Şaban mı yoksa Ramazan mı olduğu) şüpheli olan bir günde oruç tutarsa, Ebul-Kasım’a itaatsizlik etmiş olur.”
Hadis Ebu Davud (2334), Tirmizi (686) tarafından nakledilmiştir.
Ebul-Kasım Allah’ın Resulüdür.
Ey Allah’ın kulları! Ramazan’a çok az bir zaman kaldığını söyledik, ancak her birimizin onu görecek kadar yaşayıp yaşamayacağımızı bilmiyoruz, değil mi? Allah bize onu görecek kadar yaşamayı nasip etsin! Ve her birimiz Ramazan’a yetişip yetişmeyeceğini, Ramazan’ın sonuna yetişip yetişmeyeceğini bilmiyor Ve hiç birimiz bilmeyiz ki, Ramazan ayının sonuna ulaştığımızda Allah bize bir Ramazan daha bahşeder mi?
Durum böyle olduğuna göre, ey Allah’ın kulları, şimdi Allah’ı hoşnut edecek işler yapacağımıza, Allah’ın sevdiği şeyleri yapacağımıza, günahlarımızı bırakacağımıza ve bu Ramazan’dan sonra onlara geri dönmeyeceğimize dair güçlü bir niyetimiz olmalı. Orucunuzu, ona zarar verecek, onu bozacak her şeyden koruyun.
Ey Allah’ın kulları, bu ayda faydasız konuşmayı, boş lafı ve gevezeliği terk edin; çünkü bunlar kalplerin yıkımına ve alçalmasına sebep olur. Aksine bu ayda kendinizi Allah’ın kitabını okumakla, zikirle, duayla, istiğfarla meşgul edin. Ne de olsa bu bir fırsat! Bu süre zarfında camilerde daha fazla kalın, Allah rızası için daha fazla sadaka verin, çünkü Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) insanların en cömerdi idi, ancak Ramazan ayında her zamankinden daha cömertti.
Öyleyse biz de Allah Resûlü’nü örnek alalım. O, Ramazan ayının gelişiyle ashabını sevindirmiş ve onları bu ayın gün ve gecelerini değerlendirmeye teşvik etmiştir. Hz. Peygamber ﷺ şöyle buyurmuştur:
إِذَا دَخَلَ رَمَضَانُ فُتِّحَتْ أَبْوَابُ الرَّحْمَةِ، وَغُلِّقَتْ أَبْوَابُ جَهَنَّمَ، وَسُلْسِلَتِ الشَّيَاطِينُ
“Ramazan başladığında rahmet kapıları açılır, cehennem ateşi kapıları kapanır, şeytanlar zincire vurulur ve cennet kapıları açılır.”
Hadis Buhari (1800), Müslim (1079) tarafından nakledilmiştir.
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve selleme) ashabına verdiği öğüt:
أَتَاكُمْ رَمَضَانُ شَهْرٌ مُبَارَكٌ فَرَضَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَيْكُمْ صِيَامَهُ تُفْتَحُ فِيهِ أَبْوَابُ السَّمَاءِ وَتُغْلَقُ فِيهِ أَبْوَابُ الْجَحِيمِ وَتُغَلُّ فِيهِ مَرَدَةُ الشَّيَاطِينِ لِلَّهِ فِيهِ لَيْلَةٌ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ مَنْ حُرِمَ خَيْرَهَا فَقَدْ حُرِم
“O ayda cennetin kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır. Şeytanların azgınları zincire vurulur. O ayda Allah’ın bir gecesi vardır ki, bin aydan daha hayırlıdır. O gecenin hayrından mahrum kalan Allah’ın rahmetinden mahrum kalır””
Hadisi Ahmed, (2/230), Nesaî, (4/129), Beyhakî, “Şuabu’l-İman”, (3600)’de nakletmiştir.
İbni Receb (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir:
“Bu hadis, Müslümanların Ramazan ayının başlangıcında birbirlerini tebrik edebileceklerine ve birbirleriyle sevinebileceklerine delildir.”
Cennet kapılarının açıldığını, cehennem kapılarının kapandığını ve Allah’ın şeytanları zincire vurduğunu bilen bir mümin, Ramazan ayına nasıl sevinmez?
Aklı başında bir insan buna sevinir.
Peygamberimiz de şöyle buyurmuştur:
إِذَا كَانَ أَوَّلُ لَيْلَةٍ مِنْ شَهْرِ رَمَضَانَ صُفِّدَتِ الشَّيَاطِينُ، وَمَرَدَةُ الجِنِّ، وَغُلِّقَتْ أَبْوَابُ النَّارِ، فَلَمْ يُفْتَحْ مِنْهَا بَابٌ، وَفُتِّحَتْ أَبْوَابُ الجَنَّةِ، فَلَمْ يُغْلَقْ مِنْهَا بَابٌ، وَيُنَادِي مُنَادٍ: يَا بَاغِيَ الخَيْرِ أَقْبِلْ، وَيَا بَاغِيَ الشَّرِّ أَقْصِرْ، وَلِلَّهِ عُتَقَاءُ مِنَ النَّارِ، وَذَلكَ كُلُّ لَيْلَةٍ
“Ramazan ayının ilk gecesi geldiğinde, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur, ateş kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Aksine cennetin bütün kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz. Ve müjdeci şöyle seslenir: “Ey iyilik yapmak isteyenler, ileri atılın! Ey kötülük yapmak isteyenler, niyetlerinizden vazgeçin!” Allah’ın Ramazan ayında cehennem ateşinden kurtardığı kimseler vardır.”
Hadisi Tirmizi, (682); Nesai, (4/126); İbn Mace, (1642); İbn Huzeyme, (1776); İbn Hibban, (3435) rivayet etmiştir. (sahih).
Elhamdülillah! Hapiste olan bir adam, affedildiğini işitirse ne sevinir! Bu ayda cehennem ateşinden bağışlayan Allah ne yücedir. Ve O her gece bağışlar! Nasıl acele etmeyelim? Bu fırsatı nasıl değerlendirmezsiniz?
Ve bir hadiste şöyle buyurulur:
من صَام رمضان إيِمَانًا واحْتِسَابًا، غُفِر له ما تَقدَّم من ذَنْبِه
“Kim Ramazan ayında (birinci şart olan) iman ve (ikinci şart olan) Allah’ın sevabını umarak oruç tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.”
Hadis Buhari, (37, 38, 1901); Müslim, (759 ve 760) tarafından nakledilmiştir.
Allah ne yücedir!
Eğer bir kimse büyük günah işlemişse, buna ilaveten Allah’a ayrıca tevbe etmelidir. İşte Allah’ın rahmeti ve lütfu budur!
قُلۡ بِفَضۡلِ ٱللَّهِ وَبِرَحۡمَتِهِۦ فَبِذَ ٰلِكَ فَلۡیَفۡرَحُوا۟ هُوَ خَیۡرࣱ مِّمَّا یَجۡمَعُون
“Söyle onlara, (sevineceklerse) Allah’ın lutfu ve rahmetiyle, evet bununla sevinsinler; çünkü bu, onların toplayıp biriktirdiklerinden daha değerlidir.”
Kuran-ı Kerim, “Yûnus”, 10:589
Ey Allah’ın kulları! Sizden öncekiler Ramazan ayı geldiğinde birbirleriyle sevinirlerdi. Rivayet edildiğine göre onlar, Ramazan’dan altı ay önce Allah’tan onu görmeye kadar yaşamalarına izin vermesini isterlerdi. Ramazan’dan sonra da Allah’tan Ramazan’ı kendilerinden altı ay kabul etmesini isterlerdi.
Yahya bin Ebu Kesir, selefin özel bir duası olduğunu söyler. Onlar Allah’a şu sözlerle hitap ederlerdi:
اَللّٰهُمَّ سَلّمْنِيْ لِرَمَضانَ وَسَلّمْ رَمَضانَ لِيْ وَسَلّمْه لِي مُتَقَبَّلا
“Allahümme sallimniy li Ramazan, ve sallim Ramazan li, ve sallimhu li mutekebbele”
“Ey Allah’ım! Beni Ramazan’a kavuştur ve onu hakkıyla geçirmemi nasip et ve benden kabul buyur.”
Terk etmeyin, teravih namazından vazgeçmeyin – bu Allah’tan bir fırsat! Onu ihmal etmeyin, çünkü o sizin önünüze serilmiş bir hayırdır. Peygamber ﷺ şöyle buyurdu:
الصَّلَاةُ خَيْرُ مَوْضُوعٍ، فَمَنْ شَاءَ اسْتَقَلَّ، وَمَنْ شَاءَ اسْتَكْثَرَ
“Bu namaz, yayılmış (serpilmiş) bir hayırdır. Kim daha fazlasını alabilirse alsın.”
Hadis, Ahmed ve Taberani tarafından nakledilmiştir. (sahih).
Ey Allah’ın kulları, bilin ki bir kimsenin oruca niyet etmesi fecirden önce olmalıdır. Eğer bir kimse fecir doğduktan sonra oruca niyet ederse, o gün orucu batıl olur. Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmuştur:
من لم يجمع الصيام قبل الفجر، فلا صيام له
“Bir kimse fecirden önce oruca niyet etmezse, onun orucu yoktur.”
Hadisi Ebu Davud, İbn Mace, Tirmizi, Nesai rivayet etmiştir. (sahih).
Ancak bu, bazı insanların yaptığı gibi, “Bugün oruç tutmaya niyet ettim” diyerek dilimizle niyet etmemiz gerektiği anlamına gelmez. Hayır! Niyet kalptedir. Onu dil ile telaffuz etmeye gerek yoktur.
Ayrıca, her birinizin çocukları, eşleri, bu ayı nasıl geçireceklerinden sorumlu olduğunuz kişiler var. Eğer küçük çocuklarınız varsa, onlara zarar vermeyecek şekilde oruç tutmayı öğretin. Ve eğer yetişkin çocuklarınız varsa, onlara oruç tutmalarını emredin, çünkü Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetinde böyle emredilmiştir.
Allah’tan bize Ramazan’ı görmeyi ve bu ayı mümkün olan en iyi şekilde geçirmeyi ve kendimizi Allah’a mümkün olan en iyi şekilde göstermeyi nasip etmesini diliyoruz!
Son yorumlar