Değerli misafirlerimiz, birkaç program boyunca sizinle ortak ve en tehlikeli düşmanımız olan Şeytan, İblis hakkında konuşuyoruz. Şeytan ve ordularının bize açtıkları savaşta en çeşitli vasıtaları kullanarak biz insanlara karşı kurdukları entrikaları bir an olsun durdurmadıkları için bu konuya bu kadar dikkat edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Kendimizi ve sevdiklerimizi bu düşmanın kötülüklerinden korumak için onu tanımalı ve neler yapabileceğini bilmeliyiz. Çünkü herkes bilir ki, kendisini tehdit eden tehlikeden haberi olmayan kimse çok daha zayıf ve savunmasızdır. Geçen yayında şeytanın bizi imandan, Yaratıcımızdan, sonsuz yaşam mutluluğundan uzaklaştırmak için kullandığı yöntemlerden bahsetmiştik. Şeytanın insanı cehenneme sürüklemek, kötülüğe meyletmek ve hayır olan her şeyden alıkoymak için yorulmadan çalıştığını belirtmiştik. Bugün Cenab-ı Hakk’ın izniyle insana doğduğu ilk dakikadan ölümüne kadar şeytanın nasıl saldırdığını konuşacağız. Adem’den ve soyundan intikam almaya ve onlara her türlü zararı vermeye ant içerek, dünyaya gelir gelmez insana ilk saldırısını yapar. Bebek anne karnından çıkar çıkmaz şeytan hemen yanına yaklaşıp canını acıtarak ona karşı hayatının son anına kadar bitmeyecek olan savaşını ilan etmiş olur.
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: «Adem’in çocuklarından hiçbir çocuk yok ki, doğduğu an, şeytana ona dokunmuş olmasın. İşte doğarken ağlaması, şeytanın dokunmasından kaynaklanmaktadır. Meryem ve oğlu bundan müstesnadır.»
Allah Şeytanın Meryem’e ve oğlu Hz. İsa’ya (a.s) dokunmasına izin vermedi. Gerçek şu ki, İmran’ın karısı ve Meryem’in annesi daha o karnındayken, şu sözlerle Yüce Allah’a dönmüştür:
وإني أعیذھا بك وذریتھا من الشیطان الرجیم
«işte ben onu ve soyunu kovulmuş şeytana karşı senin korumana bırakıyorum.”
(Kur’an-ı Kerim; Âl-i İmrân, 3:36)
Allah da onun duasını kabul etmiş ve kızı Meryem ile torunu Hz. İsa’yı (a.s.) daha doğdukları anda şeytanın dokunuşundan korumuştur.
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’den gelen bir başka rivayette ise şöyle buyurulmaktadır:
صیاح المولود حین یقع نزغة من الشیطان
«Doğum anında yenidoğanın çığlığı, şeytan onu sıkmsından kaynaklanır.»
(Müslim, 2367)
Ancak Şeytan bununla yetinmez. Her kişiye, yoldaşı olan kendi şeytanı atanır; onu kötü olan her şeye kışkırtır ve günaha iter.
Peki bununla Şeytan yetinirmi? Hayır! Uykudayken, kendisini üzmek ve ruhuna üzüntü katmak için bir insana saldırmaya çalışır. Şeytan, bir insanın üzgün ve hüzünlü olmasını sever. Bu nedenle, bir kişinin her türlü tatsız, rahatsız edici rüyasını görmesini sağlar. Bir gün bir bedevi Peygamber Efendimize (sallallahu aleyhi ve sellem) geldi ve şöyle dedi: «Yâ Resûlallah, ben rüyamda başımı kestiklerini gördüm, kafam önümde yuvarlanıyordu, bende tüm gücümle onun peşinden koşuyordum.” Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) cevap verdi: «İnsanlara rüyanda şeytanın seninle nasıl oynadığını söyleme.»
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), bu tür rüyaların şeytandan olduğunu, bu yüzden onlardan kimseye bahsetmemeniz gerektiğini ve o zaman kimseye zarar vermeyeceklerini açıkladı.
Ayrıca Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
«Rüyalar üç şekle ayrılır: Allah’tan bir müjde olan güzel rüyalar; onların yardımıyla bir insanı üzmek istediği şeytandan gelen rüyalar ve bir insanın ne düşündüğünü yansıtan rüyalar. Herhangi biriniz rüyasında hoş olmayan bir şey görürse, kalksın, namaz kılsın ve gördüklerini insanlara söylemesin.
Bir başka hadiste buyurulur:
«Kim rüyasında hoşlanmayacağı bir şey görürse, sol omzundan üç kez tükürsün ve Allah’tan şeytandan korunma dilesin, sonra bu rüya ona zarar vermez.»
(Müslim 2261)
Bahsedilen hadislerden, bir kişi rüyasında iyi bir şey görürse, o zaman sevinmesine ve gördüklerini kendisine iyilik dileyen ve onu kıskanmayan insanlara anlatmasına izin verildiği anlaşılmaktadır. Rahatsız edici ve nahoş bir şey görürse, bunun şeytandan olduğunu bilsin ve şu önlemleri alsın: «Euzu billahi mineşşeytanirracim» diyerek şeytandan korunmak için Allah’a başvuracak, sol omzundan üç kez tükürecek ve gördüklerini kimseye söylemeyecek. Kalkıp dua etmek de tavsiye edilir. Eğer mezkûr amelleri yaparsa, Allah’ın izniyle rüyada gördükleri ona bir zarar vermez.
İnsan uyurken şeytan ona başka bir şekilde de saldırır. Hadis-i şerifte, uyuyan kişinin başına üçer düğüm atıp, her birine tek tek vurarak, «Geceniz uzun, uyuyun!” dediği bildirilmektedir. Bunu neden yapıyor? Öyle ki kişi, fazladan bir yatsı namazı kılmak için, hatta farz sabah namazını kılmak için uyanmasın.
(el-Buhari 1142; 3269; Müslim 776)
Ayrıca hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: «Ve eğer bir kimse uyanır ve Cenab-ı Hakk’ı zikrederse, o zaman düğümlerden biri çözülür, abdest alırsa ikinci düğüm çözülür ve eğer namaz kılarsa o zaman tüm düğümler çözülür ve kişi sabahı neşeli, hoş bir ruh hali ile karşılayacaktır. Aksi halde sabahı keyifsiz ve tembel karşılayacaktır.
Şeytan, yatağa giderken Yüce Yaradan’ı hatırlamaması durumunda uyuyan bir kişiye teşebbüs eder. Bir kimse Allah’ı zikrederek, abdest alıp, yatmadan önce Kur’an-ı Kerim’den «Ayetü’l-Kürsi” âyetleri okuyarak yatarsa, görünmez bir düşman ona hiçbir şekilde saldıramaz. Böyle bir kimse, bütün gece Allah’ın gönderdiği bir veli tarafından korunur.
Şeytanların insanlara yönelik bir başka girişimi, aralarında bir kin ve düşmanlık yaratmaktır. Bunu farklı şekillerde yapıyorlar.
İlk olarak, alkol ve kumar gibi çok eski ve tercih edilen şeytani araçlarla. Ah, onlar yüzünden kaç ilişki mahvoldu, kaç bağ koptu! Bu nedenle Rabbimiz Kuran’da bizi sarhoş edici her şeye ve kumara karşı şöyle uyarmıştır:
یا أیھا الذین آمنوا إنما الخمر والمیسر والأنصاب والأزلام رجس من عمل الشیطان فاجتنبوه لعلكم تفلحون. إنما یرید الشیطان أن یوقع بینكم العداوة والبغضاء في الخمر والمیسر ویصدكم عن ذكر لله وعن الصلاة فھل أنتم منتھون
«Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar, fal okları şeytan işi iğrenç şeylerden ibarettir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şüphesiz şeytan içki ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?»
(Kur’an-ı Kerim; Mâide, 5:90-91)
Şeytanın insanların arasına fitne sokmasının bir başka yolu da, onların hoş olmayan, uygunsuz sözler sarf etmelerine veya küfürlü sözler söylemelerine sebep olmaktır. Bir erkeğin veya kadının ağzından kötü bir söz çıkar ve kavgalara, iyi ilişkilerin bozulmasına neden olur. Bir kelime ne sıklıkla boşanmalara, aile bağlarının kopmasına, komşular arasında uzun süreli çatışmalara neden olur. Bu yüzden Yüce Allah, konuşurken en güzel sözleri söylememizi emrediyor. Diyor ki:
وقل لعبادي یقولوا التي ھي أحسن إن الشیطان ینزَغ بینھم إن الشیطان كان للإنسان عدوا مبینا
«Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler; yoksa şeytan aralarına girer. Kuşkusuz şeytan insanların apaçık düşmanıdır.”
(Kur’an-ı Kerim; İsrâ, 17:53)
İblis, kardeşleri birbirine düşman etmek ve birbirinden nefret etmelerini sağlamak için insanları kışkırtır. Her zaman tetikte olmanız gerek ve Allah’ın yardımına güvenerek şeytanın amaçlarına ulaşmasına ve Yüce Allah’ın kulları arasında nifak çıkarmak için planlarını gerçekleştirmesine izin vermemelisiniz. Kardeşinden bazı sözler duyduysan, onları en iyi şekilde anlamaya çalış. Kardeşini iyi düşün, şeytana rağmen seni gücendirmek istemediğine inan, sabır ve tenezzül göster.
Şeytanın insanlara zarar verme yollarından biri de silahı tutan kişinin elini yönlendirip öldürmeye veya yaralamaya çalışmasıdır. Bu yüzden şaka bile olsa başkalarına silah doğrultamazsınız. Bir adamın eğlenirken arkadaşına veya kardeşine silah doğrulttuğunu ve yanlışlıkla onu öldürdüğünü ne sıklıkla duyarız, öyle değil mi? Şeytan, insanların arasına düşmanlık sokmak için elini uzatır. Hz.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:
لا یشیر أحدكم عَلَى أخیھ بالسلاح، فإنھ لا یدري، لعل الشیطان ینزغ فِي یده، فِیقع فِي حفرة من النار).
«Sakın, sizden biriniz kardeşine silahla işaret etmesin. Çünkü işaret eden kimse bilmez ki, belki şeytan o silahı elinden kaydırır. İşaret edilen adamı vurur da, bu yüzden Cehennem’den bir çukura yuvarlanmış olur.”
(el-Buhari 7072; Müslim 2617)
Yani şeytan, bir kişiyi öldürmesi ve bu nedenle cehenneme gitmesi için elini yönlendirebilir.
Şeytan, çocuklarımıza ve malımıza tecavüz ederek bizi ondan mahrum etmeye çalışabilir. Bu nedenle Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) alacakaranlıkta çocukları yanında tutmayı, geceleri kapıları kapatmayı ve bulaşıkları bir şeyle örtmeyi emretti. Buyurur ki:
«Gece karanlığı bastığı -yahut gecelediğiniz- vakit çocuklarınızın (dışarı çıkmalarına) izin vermeyin. Çünkü şeytanlar o zaman dağılır. Gecenin bir kısmı gittikten sonra onları serbest bırakın (artık dışarı gidebilirler). Kapıları kapayın ve Besmele çekin. Çünkü şeytan kapalı kapıyı açamaz. Tulumlarınızı bağlayın ve Besmele çekin!”
Hz. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), şeytanın insanların evlerini yakmaya çalışması nedeniyle insanları meşaleleri ve lambaları söndürmeye teşvik etmiştir.
Şeytan, insanların muzdarip olduğu en tehlikeli ve en kötü hastalıkların birçoğunun sebebidir. Şeytanlar onları ya doğrudan ya da tehlikeli hastalıkların yayılmasını teşvik eden bir şey yapmak için beyinleri yıkanmış insan müttefiklerinin yardımıyla ortaya çıkartır. Örneğin, günahtan korkmayan ve açgözlülükle ele geçirilen çiftçileri, sebze ve meyve yetiştiriciliğinde kansere yol açan her türlü zararlı maddeyi kullanmaya teşvik etmeleri sonucunda bu korkunç hastalık günümüzde çok yaygınlaşmıştır.
Şeytan, bir insanı hayatının son saatlerinde ele geçirir. Ölmek üzere olan adama gelir ve ona der ki: «Tevhidi reddet”, «Lâ ilâhe illallah’ı reddet”, «İslam’ı, tek Yaradan’a imandan ve O’na itaatten reddet, bak seni ne azaplara mahkûm etti. ” Bu nedenle Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ölüm saatlerinde sürekli olarak Allah’tan kendisini şeytanın fitnelerinden korumasını istemiştir. Buyurur ki:
اللھم إني أعوذ بك من التردي والھدم والغرق والحریق وأعوذ بك أن یتخبطني الشیطان عند الموت
«Allah’ım! Kuyuya düşmekten Sana sığınırım. Yüksekten düşmekten Sana sığınırım. Boğulmaktan ve yangından Sana sığınırım. Ölüm esnasında şeytana çarpılmaktan Sana sığınırım. Senin yolundan yüz çevirmiş bir hâlde ölmekten Sana sığınırım.
(Nesai, 553)
Şeytanlar insanda çeşitli akıl ve sinir bozukluklarına neden olabilir mi? Bundan sonraki yayınlarımızdan birinin konusu da bu olacak inşaAllah.
Son yorumlar