15. İHLÂS SURESİNİN FAZİLETLERİ. MUTLULUĞUN ANAHTARI

Share

 

Esselamu aleyküm! Sevgili ve çok değerli seyircilerimiz!

Elbette birçoğunuz çocukluğunuzdan beri bu kısa, ama anlam olarak büyük olan bu sureyi ezbere biliyorsunuz. «Kul huvaAllahü Ehad» suresini kastediyorum. Bu surenin gerçekten büyük bir değeri vardır. Buna «Saf (tam) özveri» anlamına gelen «Al-İhlas» denir. Neden böyle denir? Bunun iki nedeni vardır:

Bunlardan birincisi: Onu okuyan, yazılanlara kesin olarak inandığı taktirde, şirkten, küfürden arınmış, yalnız O’na inanarak ve ibadetini tamamen yalnız O’na vererek Allah’ın huzurunda samimi olur. Böyle bir kişinin inancı gerçek, saf hale gelir.

İkinci sebep: Cenâb-ı Hak, bu sûreyi tamamen Kendi kıssasına adamıştır. Allah’ın isimlerinden ve sıfatlarından başka bir şey zikretmez.

Bir gün müşrikler yani Tek Tanrı’ya ibadet etmeyen ve Onunla birlikte başkasına ibadet eden kimseler sevgili Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in yanına gelerek ona: «Ey Muhammed! Rabbin kimdir? Bize O’nu tarif et!» dedikten sonra Cenab-ı Allah bu sûreyi indirdi.

  1. İçinde Cenab-ı Hak şöyle buyurur: Kul: yani «söyle.» «Ey Muhammed, ey Resulüm onlara söyle. Sana Rabbin kimdir, kime ibadet ediyorsun diye soran şu müşriklere söyle» Ve sonra Yüce Yaradan Kendini tarif eder. Biri bizlere nasıl bir Tanrı’ya ibadet ettiğimizi sorarsa, bu sure’de söylenenleri söylemeliyiz. Ve diyor ki:
  2. «hüvellâhü ehad»: Allah birdir. Yani benim Rabbim Allah’tır. Allah, Yüce Yaradanın adıdır. Bu, O’nun isimlerinin en büyüğüdür, O’ndan başkası böyle bir isimle anılamaz. Anlamı: Tapılması gereken ve tanrı olarak seçilmesi gereken tek kişi, tek gerçek Tanrı, ibadete ve hizmete lâyık olan tek O’dur. «Allah» isminin anlamı budur. Yani benim Rabbim Allah’tır ve O Ehad’dır. «Ehad» ne anlama geliyor? Bu, Yaradanımızın isimlerinden biridir ve anlamı «Bir» demektir. Allah, bir ve Tek Yaratıcı ve Yaradandır, evrenin tek Egemeni ve Hakimi’dir, yaşam için ihtiyacımız olan her şeyi bize veren tek kişidir. İbadet edilebilecek, dua ve isteklerle muhatap olunabilecek tek O’dur. Her türlü ibadeti yalnız O’na havale ederiz: Namaz, dua, hac, kurban, oruç. Yalnızca O’na güveniriz, yalnızca O’na umut ederiz ve yalnızca O’ndan korkarız, yalnızca O’nu Tanrı’yı sevmemiz gerektiği gibi severiz, yalnızca O’nun önünde günahlarımızdan tövbe ederiz. O’na değil de, O’nunla beraber bir başkasına ibadet etmekten daha büyük bir günah yoktur. İnsanların dualarıyla Allah’a değil, başkasına veya başka bir şeye yönelmeleri ne kadar korkunç ve canicedir!

İlâhî isimlerin ve İlâhî sıfatların tek sahibi Allah’tır. Eşi, danışmanı, yardımcısı, benzeri, arkadaşı yoktur. «Ehad» (Tek) isminin anlamı budur.

  1. Ayrıca şöyle diyor: Allahu-s-Samed. Yani, «Allah, O es-Samed’dir.» Es-Samed nedir? Bu, Yaradanın başka bir güzel isimi. Allah’ın mükemmel olduğu anlamına gelir, yani O’nun kesinlikle hiçbir kusuru ve yalnışı yoktur. O, her şeyde, mülkünde, kudretinde, azametinde, hikmetinde, ilminde, rahmetinde, bütün büyük ve yüce sıfatlarında kâmildir. Yemeğe, içmeye veya başka bir şeye ihtiyacı yoktur. O kendi kendine yeterlidir. Ama bütün yaratıklar -insanlar, melekler, cinler, hayvanlar, bitkiler ve diğer herkes- O’na muhtaçtır. Bütün yaratıklar ihtiyaçlarıyla O’na koşar, sorunlarıyla O’na yönelirler. Hatta müşrikler bile kendilerini uç durumlara düştüklerinde, örneğin fırtınalı bir denizde bir gemide bulduklarında, Tek Yaradan ve Tek Yaratıcı olan Allah’a yönelmeye başlarlar.

O halde «Es-Samed», kâmil ve müstakil olan, hiçbir şeye muhtaç olmayan, ancak herkesin ihtiyacı olandır.

  1. Ayrıca bu mübarek surede «Lam yalid ve lam yulad» denir. Bu sözler şu anlama gelir: Allah doğurmadı ve doğmadı. «Allah doğurmadı..». Yani Yüce Allah’ın evladı, çocukları, oğulları, kızları yoktur. Çünkü O Birdir ve Tektir. Bir oğlu olsaydı, O’nun gibi olurdu ve tıpkı O’nun gibi bir tanrı olurdu. Ancak Allah, Ehad’dır, yani Birdir ve O’nun benzeri ve dengi yoktur. Tanrı Birdir ve ikinci bir tanrı olamaz. Ayrıca Allah kendi kendine yetendir ve çocuklar dahil hiçbir şeye ve hiç kimseye ihtiyacı yoktur. Bu insan oğlunun çocuklara ihtiyacı vardır ki, çocuklar ona yaşlılığında baksın, güçsüz ve zayıf düştüğünde ona baksın ve destek olsun. Allah, Kadir, Kusursuz, Kendi Kendine Yeterli ve Ebedidir. Hiçbir şeye ihtiyacı yok ve asla ölmeyecek. «Lam Yelid» sözünün anlamı budur. Bu sözlerle Yüce Allah, Kendisine iftira atanları ve O’nun çocukları olduğunu söyleyenleri, İsa’nın (a.s.) Allah’ın kulu ve elçisi değil, Allah’ın biricik oğlu olduğunu iddia edenleri ve Meleklerin Allah’ın kızları olduğunu söyleyenleri, yalanlamaktadır. Burada Yüce Allah, haksız yere Kendisine zürriyet yakıştıranları yalanlar.

«Ve lem yuled» (Ve doğmadı) sözlerine gelince, bunlar Allah’ın her zaman var olduğu anlamına gelir. O asla doğmadı, çünkü O, Ezeli ve Ebedidir. O ilktir ve O’ndan önce hiçbir şey yoktur. O’ndan başka her şey yokluktan sonra ortaya çıktı; O doğmadı, her zaman vardı. O, Yaratıcıdır ve bu nedenle bir ebeveyne ihtiyacı yoktur. Her şey O’nun tarafından yaratılmıştır. Kendisi yaradılmamıştır.

  1. Daha sonra bu sure’de şöyle denir: «Ve lem yekün lehû küfüven ehad.» Bu sözler şu anlama gelir: Ve O’nun dengi yoktur.

Yani Allah ile kimse kıyaslanamaz, ne olursa olsun hiç kimse O’na eşit ve benzer olamaz. Zatında, isimlerinde ve niteliklerinde Allah’ın benzeri yoktur, O’nun güç ve hakimiyette bir benzeri yoktur, bütün mahlûklardan O’na ibâdet etme, O’na kulluk etmede benzeri yoktur. O’nu hiç kimseye benzetemezsiniz ve O’nu hiç kimseyle kıyaslayamazsınız, çünkü O’nun benzeri yoktur.

لیس كمثلھ شيء وھو السمیع البصیر

«O’na benzer hiçbir şey yoktur. O her şeyi işitir, her şeyi görür.»

(Kur’an-ı Kerim; Şûrâ, 42:11)

Hiç kimse ne ilimde, ne kuvvette, ne merhamette, ne güçte, ne de başka bir şeyde Allah ile kıyaslanamaz. Eski zamanlarda Ad adında bir halk yaşarmış. Ad’lar güçlerinden gurur duydular ve şöyle dediler:

من أشد منا قوة

«Bizden daha güçlü kim var?»

(Kur’an-ı Kerim; Fussilet, 41:19)

Kibirlendiler, Allah’a isyan ettiler ve kendilerinin en güçlü olduklarını sandılar. Allah Kuran’da onlar hakkında şöyle buyurmaktadır:

أولم یروا أن لله الذي خلقھم ھو أشد منھم قوة

«Onları yaratan Allah’ın kendilerinden daha güçlü olduğunu düşünmezler miydi?»

(Kur’an-ı Kerim; Fussilet, 41:19)

Ve Rab onlara ne yaptı? Onları yerle bir etti, onları yeryüzünden sildi. Sizce bunu ne şekilde yaptı? Dünyadaki en yumuşak ve en hassas şey aracılığıyla – hava yoluyla. Allah, yedi gece sekiz gün esen rüzgarı üzerlerine gönderdi ve hepsini yok etti. Kendilerinden güçlüsü olmadığını düşünen bu insanlar rüzgara karşı koyamadılar. Bildiğiniz gibi rüzgar bir hava akımıdır ve hava elementlerin en hassasıdır. Doğrusu Allah’ın dengi yoktur.

Bu büyük surenin anlamı budur. Hz Peygamber (Allaah’ın barışı ve nimetleri onun üzerine olsun) bu surenin – «Al-İhlas» suresinin Kuran’ın üçte birine eşit olduğuna yemin etti. Bir gün bir kimse, bir başkasının namazda «Allah birdir…» sûresini okuduğunu ve tekrar ettiğini etmiştir. Sabah olunca Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’e gelip bunu kendisine haber vermiş, sanki bu sûreyi tek başına okumanın yeterli olmadığına inanıyormuş. Peygamber (Allaah’ın barış ve nimetleri onun üzerine olsun) bunun üzerine der ki:

والذي نفسي بیده إنھا لتعدل ثلث القرآن

«Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki. Bu sure, Kur’an’ın üçte birine eşittir.»

(el-Buhari, 5013, 6643)

Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bir başka sefer sahabeye bir soru sormuştu:

أیَعْجِزُ أحَدُكُم أنْ یقْرََأ بِثُلُثِ الْقُرْآنِ في لَیْلَةٍ

«Sizden herhangi biriniz bir gecede Kur’an’ın üçte birini okuyabilir mi?»

Sahabeler buna zorlanarak: «Hangimiz buna kadirdir yâ Resûlallah?» dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) onlara şöyle buyurdu:

قُلْ ھُو للهَّ أحَدٌ ، للهَُّ الصَّمَدُ : ثُلُثُ الْقُرْآنِ

«Kul Hüvallahü Ehad Suresi « işte bu Kur’an’ın üçte biridir zaten»

(el-Buhari, 5015; Müslim, 811)

Peygamber Efendimizin bu sözleri, İhlas suresini okuyan kişinin, sanki Kur’an’ın üçte birini okumuş gibi, böyle bir ödül alacağı anlamına gelir. Neden? Çünkü Kur’an’ın konuları üç gruba ayrılır:

  1. Allah’ın nasıl olduğuna, isimleri ve nitelikleri, tevhid hakkında bilgilerdir.
  2. Cennet ve Cehennem, Kıyamet Günü, antik çağda yaşayan halklar, peygamberler ve elçiler hakkında hikayeler de dahil olmak üzere farklı hikayeler ve benzetmelerdir.
  3. Bunlar, Cenab-ı Hakk’ın emir ve yasaklarıdır.

«Al-İhlas» Suresi sadece Rahman olan Allah’ı, isimlerini ve niteliklerini anlatır, yani tamamen Kuran’ın üç temasından biri olan tektanrıcılık (tevhid) temasına adanmıştır, bu yüzden Kur’an’ın üçte birine eşit hale gelir. Ancak bu surenin okunmasının ücret bakımından Kur’an’ın üçte birinin okunmasına eşit olması, bu sureyi okumanın Kur’an okumanın yerine geçtiği anlamına gelmez. Ve örneğin, namazda Fatiha suresi yerine bir kimse, İhlyas suresini üç defa okursa ve «İhlyas’ı üç defa okuduktan sonra bu suretle Kur’an’ın tamamını okudum ve o sayıda da Fatiha suresini okudum» derse. «Ona hayır deriz, sen hadisin manasını yanlış anlamıışsın. «KulhüvaAllahü Ehad» okumanın sevabı Kur’an’ın üçte biri kadardır, fakat Kur’an’ın yerini tutmaz.

Bir keresinde bir kişi dedi ki: «Ey Allah’ın Resulü, gerçekten ben bu «Kul Hüvallahü Ehad Suresi seviyorum»; Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

إِنَّ حُبَّھا أدْخَلَكَ الجنَّةَ

«Gerçekten de bu sevgi seni cennete götürür!»

(el-Buhari, 774; at-Tirmizi, 2901)

Bir keresinde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir sefere, yoldaşlarına namaz kıldıran bir adamın komutasında bir askeri müfreze gönderdi. Namazda Kur’an’dan bir şey okurken, okumayı her zaman «Kul Hüvallahü Ehad» Suresi ile bitirirmiş ve geri döndüklerinde bunu Peygambere anlattılar, o da: «Şu kişiye bunu neden yaptığını sorun» dedi. Peygamber’in sorusu kendisine iletilince, «Bu sûre, Rahman olan Allah’ın vasıflarından bahseder, bu yüzden onu okumayı seviyorum» dedi. Cevabını öğrenince Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:

أخْبِرُوهُ أنَّ للهَّ تعالى یُحبُّھ

«Cenâb-ı Hakk’ın da onu sevdiğini iletin.»

(el-Buhari, 7375; Müslim, 813)

Sevgili izleyiciler, bu büyük surenin faziletleri bunlardır. Allah hepimizi kendisini seven ve O’nun sözü olan Kuran-ı Kerim’i seven kullarından eylesin. Hepimizi O’nu bütün kalbiyle seven ve O’nun sevdiği kullarından eylesin. Amin.

Esselamü aleyküm